?>

Kuş ya da Şeytan

Share

“KUŞ YA DA ŞEYTAN”[I]

 Ne bekliyor ki bir kuştan? “Bu suratsız, çirkin, korkunç, sıska ve uğursuz, eski zaman kuşu”[II]ndan ne istiyor? Bir bilge mi yoksa kurtarıcı mı acaba? Belki bir haberci, ulaktır cevapsız sorularına. Gençlik yıllarında yayınladığı ve ticari başarısızlığın üstüne beklediği üne kavuşamayan üç kitaptan[III] sonra yeni ufuklara taşımak için açacaktır kara kanatlarını. O kadar yükselmeli ki Kuzgun sonunda şairinin adının bile önüne geçebilmeli.

 Ya bizler yüzyıllardır ne bekliyoruz bu kara kuştan? Bir gece penceremizi tıklatıp, içeri davetsiz dalan, ketum kuştan umuyoruzdur belki, yüzyıllardır büyük kaybımıza teselliyi. Bir ses, bir kelime, büyük karanlık duvarımızda bir gedik, ışık huzmesi bilinmezimizi aydınlatacak. Yitip gidecek olan duygumuzu yeniden canlandıracak bu kuştur belki.

 Öte dünyanın habercisi Kuzgun. Kara kanatlı, bed sesli, çirkin bir kuş üstelik. Bir papağan[IV] olacak değil ya bu muhteşem haberci. Halbuki ilk akla gelen konuşkan kuştur papağan. Ancak şiirin matematiğine uygun düşmez tabii. Matematik mi? Şiir bir duygulanma işi değil miydi? Şiir duygularla mı yazılır yoksa kelimelerle mi?[V] Neden karga (crow) değil de kuzgun (raven) peki? Karga, La Fontaine’in kargası mı? Şaşkın, kibirli, aptal ve hatta sarsak bir karga mı bizim yüce haberci? Kendi sesini bilmezmiş gibi açıp ağzını, düşüren peynirini. Kaptıran kurnaz tilkiye yemeğini. İyi bir ders karşılığında gitti bir öğünü ancak bizim ders alacak yaşımız da çoktan geçti. Beklediğimiz sadece bir avuntu. En büyük yangınımıza karşı bir su serpintisi.

 Şiir mi demiştim yoksa bir fabl mı bu elimizdeki? İmkansız! Akla aykırı olması imkansız. Mümkün mü bütün hayvanların konuşması? Yahut ta tilkinin bu kadar akıllı olması. Aslan yenilmez, fare kokak, ağustos böceğinin tembelliği mutlak. Tüm çıplaklığıyla gerçek ve mümkün olanın korkunçluğuyken şairimizi cezbeden. Mutlak akıl ve matematik yeterli bir sanat eseri yazmaya. Yüzyıllarca taşıyacak bir duyguyu kanatlarında.

 En etkili konuda en etkili nakarat, mümkün olan en uygun uzunluk okumak ve hissetmek için. Yaklaşık yüz dize olmalı diyor şairi, yüz sekiz dizede dilleniyor Kuzgun’u. Mekânlar ve nesnelerin seçimi, tesadüfî değil. Aralık ayı, fırtınalı bir gece yarısı, gösterişli döşenmiş anılar odası, kapının üstünde kuşun konacağı mermer büst… Hiçbiri tesadüfî değil, ne münasebet! Tanrısal ya da rastgele de değil tabii. Gerilimin üstadı ince ustalıkla sıralıyor katmanları her bir kıtada. Ne bir parça ilham var o büyük Tanrı’dan ne de bir parça esriklik şarap denizlerinden. Sadece her şey oluyor, olması gereken sırasında.

 Şiir mi demiştim yoksa bir öykü mü bu elimizdeki? Giriş, gelişme ve sonuç. Tüm süreğenliğiyle sıralanmalı olaylar ardı ardına. “İşte bu anda, şiirin başlangıcını sonunda – tüm sanat yapıtlarının başlaması gerektiği yerde – bulduğu söylenebilir.”[VI] Son soruyu en başta yazmak ve tekrarlanan nakaratla (birdahaasla) cevaplanması gerekir mutlaka. Peki yeterli mi bu cevap bilinmezin aydınlanmasına. Karakuş ya da şeytan ya da kahin, bir işaret yitik sevgiliden, son bir hatıra bırak bu zavallıya. Nedir cevap, nerede sonuç? “Daima iki şey gereklidir. Birincisi, belli oranda karmaşıklık ya da uygun biçimde uyarlama; ve ikinci olarak telkin edicilik – gizli, ama belirsiz bir anlam. Aşkıncı denilenlerin sözde şiirlerini düzyazıya dönüştüren şey, bu telkin edilen anlam aşırılığıdır.”[VII]

 Ah, her şey bitmiştir ne yazık. Medet ummak boşuna artık bu kuştan. Dil bilmez zavallı mahlûk. Sonda dediğimiz ortada kaldı, habercinin mesajı lâl. Nedir bu kuşun söylediği, hani teselli. Bu bir rüya mıydı yoksa bir nöbet mi? Bir baygınlık anında görülen son görüntüler kadar gerçekçi?

 [I] Kuzgun (Raven). Edgar Allen Poe. Bütün Şiirleri. İthaki Yayınları. S: 43
[II] Kuzgun (Raven). Edgar Allen Poe. Bütün Şiirleri. İthaki Yayınları. S: 39
[III] “Üç şiir kitabı da başarıya ulaşamamıştı. Şiirlerini ‘çocuksu ve zayıf’ gören bir takım eleştiriler almanın yanında, üç ayrı şiir kitabı yayınlamak o günün şartlarında başarı sayılıyordu.” Omzumuzdaki İlham. Güzide Ertürk.Karabatak Sayı: 3
[IV] Yazmanın Felsefesi. Edgar Allen Poe. Bütün Hikayeleri. İthaki Yayınları. S: 12
[V] “Şiir duygularla değil, kelimelerle yazılır.” Stéphane Mallarmé
[VI] Yazmanın Felsefesi. Edgar Allen Poe. Bütün Hikayeleri. İthaki Yayınları. S: 13
[VII] Yazmanın Felsefesi. Edgar Allen Poe. Bütün Hikayeleri. İthaki Yayınları. S: 17

  • Ekim 16, 2014