Beraat şiiriyle açılıyor Sihirbazın Düğünü. İlk şiirinde kitabın genel özelliklerini, ileride bizi nelerin beklediğini bulmak mümkün. Hemen tüm şiirlerde göreceğimiz imgelerin ilk izleri bu şiirde bulunuyor. Eşikte bekleyen bir kadın karşılamaktadır bizi. Beraat şiirinde görüldüğü gibi affa ulaşmak için geçilmesi gereken eşiktedir ancak geçmek kolay değildir. Bu geçişi başaracak kadar güçlü müdür? Sürekli sorular sorarak bunu anlamaya çalışmaktadır. Anne – kadın olarak yapılması gerekenler vardır ve elinden gelen duadır. Eyleme geçememekte, yalnızca dilemektedir. Sorular önündedir ancak cevapları kolay değildir.
Sihirbazın Düğünü’nde bulunan şiirlerin bir kırılma noktası da çocuktur. Kendinden bir parçayı büyüterek kendini var etmektedir kadın. Oluşturan ve doğurgan yönü, anaç ve koruyucu tavrıyla öne çıkmaktadır. Çocuklar da kendi gibi korunmaya muhtaçtır. “Çocukları emin uyutmak kimin eseridir?” diyerek görevlerini üstlenmiştir.
“Yara” şiiri “bacalara uzanınca ölür çocuklar” dizesiyle açılır. Bu dizeyle de bacaya başka bir bakış yakalanmıştır ve çocuk ev ilişkisi kurulmuştur. Bu bakış içinde bulunulan evin değişimini de göstermektedir. Baca evin dışında ancak içeriye etki eden bir imge olarak görülür. Böylece Necip Fazıl’ın baca ya da Sezai Karakoç’un balkon imgelerinden farklılaşmaktadır.
Bu noktadan sonra kitap içinde ilerledikçe kendini konumlandırmaya çalıştığı sorular dikkat çekmektedir. Cevaplar içinse bir mürşide ihtiyacı vardır. “Emirsiz Yunus neye (benzer), varıp kapısına diz mi çökmüş” soruları denk olunmama hali, inandıklarını sağlamlama, yükselme, mürşit ihtiyacı göze çarpar. Güçsüz, cılız bir kadın hali hâlâ hâkimdir şiirlerde ve korunma ihtiyacı belirginleşir. Neden ürker kız ve baban arkandan seslenecek sanıyorsun dizeleriyle güvenilecek mürşit işaret edilmektedir. Elbet en güvenilir olan mürşit “Baba”dır.
Bir ev içinde anne-kadın olarak kendini ortada konumlandırdığını söyleyebiliriz. Yukarıda “baba” aşağıda “çocuk” vardır ve kendi de bir babanın çocuğudur. Güçlü bir kadından çok kendini saklayan, sorular üreten, anlamaya çalışan bir kadının şiirdir Sümeyra Yaman’ın şiiri.
Şiirlerin tamamında mekan, dış görünüş, nesnelerin tasviri yok denecek kadar azdır. Bilinçli olarak belirsiz – flu bir atmosfer oluşturulmuştur. Doğa da yok denecek kadar azdır. Adeta bir bulutun arkasından (ancak yukarıdan, buyurgan değil) soran bir sestir. Rüya – hayal hali hâkimdir. Büyük bir hengâme, bir düğün etrafında sürüp gitmektedir ve kadın nerede konumlanacağını, adının ne olacağını, “kullanılmayan saçlarını” bulması için kaleme dönmüş gibidir.
Sihirbazın Düğünü Sümeyra Yaman’ın ilk kitabı. Daha önceleri Dergah, Karabatak gibi dergilerde gördüğümüz şiirlerini topladığı kitap Şule Yayınları tarafından yayımlandı.
Karagöz Edebiyat Sayı 24
Son yorumlar