KURU YAPRAĞIN DÜŞÜŞÜ
mavi gök hala orada
görünmüyor yine
sürünen kadınlar kaldırımlarda
sürüklenen
yer kanla doldu
gök de
kızıl gök orada
seğiriyor orman. dallar. yeşil
genzimizde tuz yanığı. cenk izi
deniz muharebelerinde
yenik
ölü bir köpek kaldırımda
ırganıyor. idamlardan kurtulmuş boynu
hatırlıyoruz elbet
gece sesleri. tank
postal yeniden
sesler
tuz yanığı
artık görmüyoruz gözlerimiz açık
kablolar, renkler, ekranlar, resimler ve sesler
köpek ölü işte. orada. yükselen binalar
işçiler makine başında
gazeteler dağıtılmış. elimize kurşunu bulaşan
hakim kalemiyle oynuyor
çoktan hüküm verilmiş
dişleri parlıyor. kadit çehresine
yeniden çiziliyor yüzü
ölü bir kelebeği çekiştiriyor
mavi kanatlarına aldırmadan
aceleci karınca
tuz tadı genzimizde
deniz muharebelerinden
kini sebepsiz
toy bir kaplan
pençesini geçirdiği çınar
damarları yarılıp akıyor suyu
baharda yeniden yürümüş suyu
yırtılıp akıyor toprağa
kaçıncı kayıp bu
kininin peşinde
dönüştürüm
sönen yıldızlar kadar arsız
genişliyor
yutuyor
genişliyor
yutuyor
kolları seslerden uzun
yetişmiyor burçlara
aşamıyor bahçe duvarlarını
varamıyor yollardan
sesler
güdük. kibirli karnını doldurur
yenilgi parlaklığı
sönerken büyür yıldızlar
arsız
kibirli
mahkum
büyüdükçe tükenmeye
damarları çıkmış
teni zar
susuz
rüzgara karışacak
elini uzat
gazanın galeyanı
kopan uzuvlar
düşen yaprak
elin…
yumruğumuz sıkılı. havada
kalk ayağa!
Son yorumlar