Cin’e Yasaklanan Yol

Share

CİN’E YASAKLANAN YOL

 

 İş = Yol x Kuvvet

İş’in fizikte basit bir formülü vardır. Yolla kuvvetin çarpımı işi verir. Yani bir iş sayılabilmesi için bir kuvvetle bir şeyin yer değiştirmesi, yol alması gerekiyor. Kamil Remzi Cin ikinci kitabının ithaf bölümünde “sesi kısılan kalemime” ifadesini kullanmış. Bu noktada iki soru karşımıza çıkıyor, kaleminin üretkenliği mi azaldı yoksa şiirinin etkisi mi? İlk kitabıyla (Zifiri Yeşil, Şule Yayınları 2012, Alkışlanan Yaralar, Şule Yayınları 2016) arasında dört yıl geçmiş. Bu sürede otuz yedi şiir yer alan bir kitap oluşmuş. Bu şiirlere baktığımızda şairin üslubunu değiştirmediği hemen göze çarpıyor. Şiirler kısa (ilk kitaptaki şiirlere göre nispeten daha uzun) ve etkili. İlk kitabında da gördüğümüz doğa ve insana dair gözlemler bu kitabında da sürmekte. Ancak daha da etkili şiirler ortaya koyduğu da gözden kaçmıyor. Dolayısıyla üretkenliğinin azalmamış olduğu anlaşılıyor. Peki etki mi azaldı?

Formülümüzde ikinci değişken yol. On şiirde yol imgesini görüyoruz. Hatta birinde “yolsuz yazacaktım yol bana yasak edildi” diyerek yol imgesinden uzaklaşmaya çalıştığını görüyoruz. Bunun sebebi kısa şiirlerde bir kelimenin/imgenin sıklıkla tekrar ediliyor olması eğer farklı anlamlar içermiyorsa imgenin gücünü azaltacağı içindir. Fakat şair kendini söylemekten alıkoyamaz.

 

yazmayacaktım yazdım işte

görünce her sinede bir hançer kalemlerde alev[I]

 

Kamil Remzi Cin yolu söylüyor ama göstermiyor. Usta halk ozanı Aşık Veysel’in ölümsüz dizesi “uzun ince bir yol”u adım adım söylüyor ancak resimleri hemen görmemize izin vermiyor. Şiirler kısa ve soluksuz. Kolay yutulur lokma değil yani. Sıklıkla doğadan bahsediyor, imgelerini doğadan seçiyor olmasına rağmen okurda bir kır gezisi hissi uyandırmıyor aksine okuru hareket etmeye, dışarıya, adeta put yıkmaya çağırıyor.

 

denizi bulandıran karınca kurşuna dizilmeli

sığamadık içine şükürlerimizin anladım[II]

 

Yol ilk kitabında da sıklıkla gördüğümüz bir imge. Farklı şiirlerde farklı durumlar için şair sıklıkla kullanmış bu imgeyi.

 

Her yol ölür

bir kapı eşiğinde

 

yol kanardı,

kaçardı çakıl taşları

 

kaçıyor yollar, korkup adımlarımdan[III]

 

Birçok durumda yolu önümüze somut bir yol olarak sermiş şair. Alkışlanan Yaralar’da da yol ve eşik imgesini devam ettiriyor.

 

iri kıyım çam yarması incecik taşlı yol zor taşıyor

 

gidilemeyen yolların ürpertisi

aratmaz yılanı

susarsa sussun eşiksiz kapılar

 

düşer küf kokulu eşiklerin gölgesi.

 

bildik değil bu yol göğe dayamış sırtını.[IV]

 

Zifiri Yeşil’den gelen bir başka imge olarak Kasket’i görüyoruz. Kasket şiirinde baba kasketle sembolize edilirken anne kınalı el olarak imlenmiştir. Çocukluk döneminde bir anı hatırlayan şairin doğa ve atıyla kurduğu bağı zeytin ağacı ve sarıldığı atı üzerinden görebiliyoruz. Alkışlanan Yaralar’da artık Kasketteki Yüz’ün ölümle buluştuğunu ve uzakta oluşunu görüyoruz. Zaman geçmiş, yüzler değişmiş ve bir çaresizlik içinde görürüz şairi. Bu iki şiirde şair zaman kavramını insan ve doğa üzerinden ifade ederek, zamana karşı insanın etkisizliğini göstermektedir. Oldukça kısa olmalarına rağmen etkili şiirlerdir. Duru bir dil, tasarruflu kelime kullanımıyla başarıyla yaratılan atmosfer okuru etkilemekte.

 

Zifiri Yeşil ve Alkışlanan Yaralar’da özellikle hayvanlar ve bitkiler oldukça sık kullanılmış. Kuş, karınca, akrep, kırkayak, yılan, tavşan, at, balık, sinek şiirlerde defalarca kullanılmış. Ağaç, zambak, toprak, taş elma, dağ, çiçek, kamış da karşımıza çıkıyor. Bütün bu varlıklara bakıldığında şiirlerin betimlemelerden, tasvirlerden oluştuğunu, romantik bir etki içinde olduğu düşünülebilir ancak kesif bir hava içinde insan hallerini duyuran, durumlardan oluşan şiirler bunlar. Bu imgelerin tekrar edilmesi atmosferi daha da kesif hale getirmekte. İlk şiirlerine göre bu kitapta daha uzun dizeli şiirler kaleme alınmış.  Daha çok söyleme isteği görülüyor.  Cin’in doğayla olan bağı sadece bakmakla değil. Onunla bir varlık bağı kuruyor.

 

Formülümüze dönecek olursak sesi kısılan kalemim dediğine bakmayın siz. Ortaya çıkan ‘iş’, uzun yolların büyük bir kuvvetle çarpıldığı, güçlü bir iş. Bu kalemin yapacağı daha çok işi var.

 

 

 

 

[I] Dokuz Satır Arası, Alkışlanan Yaralar, Sayfa 10, Kamil Remzi Cin, Şule Yayınları Kasım 2016

[II] Kör Nokta, Alkışlanan Yaralar, Sayfa 14, Kamil Remzi Cin, Şule Yayınları Kasım 2016

[III] Her Yol Ölür, Doru, Korkak, Zifiri Yeşil, Sayfa 12-31, Kamil Remzi Cin, Şule Yayınları Kasım 2012

[IV] Dokuz Satır Arası, Taş, Buralarda Bir Şehir Olacaktı, Çıra Yapıştı Ellerimize, Uyandığımda, Alkışlanan Yaralar, Sayfa 10-44, Kamil Remzi Cin, Şule Yayınları Kasım 2016

  • Şubat 7, 2018