Büyük Parantez

Share

BÜYÜK PARANTEZ

 

Bir Paranteze Sığdırılanlar

Uzun Sürdü Hazırlığım[I] Cevdet Karal’ın 2006 – 2017 yılları arası yazdığı şiirlerini topladığı yeni kitabı. Kitap bir şiir kitabına göre oldukça hacimli. Ancak isminden de anlaşıldığı üzere içeriği uzun bir sürede toplanan, damıtılan, derlenen şiirlerle dolu. On bir yıllık süre içinde şairin yaşadığı, etkilendiği, değiştiği, değiştirdiği, denediği birçok şeyin izlerini şiirlerinde açık bir dille ve açık bir kalple ortaya koyduğunu görebiliyoruz. Açık bir dil ve açık bir kalp Cevdet Karal için oldukça önemli iki konu olmalı ki kitabıyla ilgili bir röportajda[II] bu konuya uzun uzun değiniyor;

“Şiir sanatı önem kaybetmiş durumda. Kültürün oluşumu üzerindeki yaratıcı etkisi iyice azalmış görünüyor.”

 

“Ahlaki açıdan şair ne kendini ne okuyucusunu kandıracak bir işe girişemez. Girişmemelidir.”

 

“2006 yılından sonra, 2017 başına dek yazıp yayımladığım şiirlerin bütünlüklü bir kısmından oluşuyor. Her birini tek tek, tekrar tekrar ele aldım. Oyuna geldiğimi gördüğüm yerlerin üstesinden gelmeye, yalana kanmışsam veya yalan söylemişsem onlara da alışılmadık tatlar vermeye çalıştım.”

 

“Eğer yüreğime, sizin söylediğiniz, benim de bulunuyor olmasını dilediğim gibi, Allah’ın koyduğu bir şey varsa, bu, şiirle saf bir ilişki içinde olma niyeti, çabasıdır.”

 

“Şiiri iyi bilen biri ustalığa ulaşmayı hem amaçlar hem de ondan kaçar. Şiiri ararken bulduklarınızı tekniğe çevirir, o teknikle yetinirseniz, güzel fakat yaratıcılık heyecanı olmayan şeyler yazarsınız. Acemilik de öyledir. Elindeki şiir kumaşının, değerli bir taşın kıymetini bilemeyebilirsin… Sadelikse gözü pek şairlerin işidir. Ortalama bir şairin boyunu çok aşar. Eğer numara yapıyorsan her şey kabak gibi meydana çıkar. Yüksek sadelik mefhumuna inanıyorum.”

 

Dilin sadeleşmesi yanı sıra şiirin/şairin görevi, yüklendiği sorumluluk, varmasını beklediği nokta anlamında birçok konuda düşünülmüş, üzerinde çalışılmış ve şiirler bu bakış açısı içinde yazılmış. Belirli bir çerçevenin olması neden önemli; çünkü şair şiirlerin tek tek imledikleriyle beraber bütünde de bir noktaya ulaşma çabasında. Bu çaba kitabı adım adım oluşturulan bir projeye çevirmiyor elbette. Şair yaşamında neye odaklandıysa kalbine de o kaynaktan ışık geliyor. Farklı zamanlarda gelen ışığın şiddeti de rengi de farklı olmak durumunda. Dolayısıyla şiirler nar taneleri gibi ayrı ama birleşik, aynı ama farklı tatlarda oluşmakta.

Turgut Uyar’ın korkulu ustalık dediği noktaya gelen Cevdet Karal’ın buradan hareketle yeniyi ararken tüm ağırlıklardan kurtulmaya çalışması olarak değerlendirebiliriz. Şiiri, hayatı, aşkı, inancı, yaşadıklarını ve tabii ölümü saf bir duruşla karşılamaya çalışan şairi görürüz. Bu arama şiirlerinin diline de yansımış elbet. Çok açık, neredeyse gözle görülen somutlukta, okurun zihninde hemen canlanacak, açık ifadelerle kurulu bir dile ulaşmış durumda. Ancak ifade edilen toplama bakıldığında yani şiir bütününde okurda çarpıcı etkiler yaratan, tek tek kelimelerden ziyade toplamda bütün imgenin oluştuğu güçlü bir şiirle karşılaşıyoruz. Bu da bizi Yunus Emre’nin diline kadar geri/ileri götürüyor. Basitçe ama bayağı değil.

Kitap on bir yıllık bir sürede toplanan şiirlerden oluşuyor. Tabii bu süre içinde şairin arayışı, geçtiği duraklar, vardığı yeni yerler yukarıda yaptığımız genellemenin hem içinde hem dışındadır. Dilde yakaladığı/vardığı sadeleşme kurguda farklılıklar gösterebiliyor. Sanırım farklı zamanlarda ifade etme isteği değiştikçe şiirlerin biçimi/formu da değişmiş. Kimi şiirlerde uzun dizeler ve yer yer kapalı anlatım denenmiş, kimin de kısa dizelerle tüm olay resmedilmiş. Anı formunda anlatılanlar da var rüya formunda görülenler de… Bu değişikliklerin Cevdet Karal’ın geldiği noktada kalmak istemeyişinin, yaratıcılığı her daim diri tutmak isteğinin sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Turgut Uyar’ın da Efendimiz Acemilik’te belirttiği durmamak isteği ile açıklanabilir. Ustalığa yaslanıp tekdüze metinlerle uğraşmaktansa varılacak yeni menzili aramaya çıkıyor şair. Çünkü her gün “yeni” ile çıkıyor karşısına. Yaş olarak olgunluk döneminde olan şair yeniyi ararken mutlak olan sona yaklaşmanın da farkında olarak hareket ediyor. Kitabın oluşmasında geçen sürede şiir adına yapılan arama/denemelerle birlikte felsefe/düşünce olarak da birçok merhaleden geçildiği görülmektedir. Kitapta ayrı ayrı bölümlenmiş olan şiirler şairin düşünce dünyasında nasıl bir yolculuk yaptığını görmemizi sağlıyor.

Hayatın Aralığı

On bir yıl insan ömrü içinde azımsanmayacak bir aralıktır. Hayatın önemli bir bölümünü oluşturan bu süre şair için önemli bir konuyu belirtmek için vakfedilmiş. Kitap ölüm (intihar) fikriyle başlayıp ölüm fikriyle sonlanıyor. Ancak bu ölüm fikri yokluktan ziyade yeni olanı öğrenme/ulaşma isteği olarak görünüyor. Açılışta (Uzun Sürdü Hazırlığım s.15) yeniye ulaşma isteği finalde (Son Konuşma s.177) ölümünde tanınması, söylenmesi gereken sözün söylenmesi için varılması gereken yer olarak görülmektedir. Bu söz şair için en önemli şeydir yolculuğunda. Hazırlığı da yolcuğu da sona ulaşmak içindir.

Ölmek

Ebediyen kaybetmek

Bir kadın tarafından

Sevilme ihtimalini

Başka bir şey değil aslında

Buydu söyleyeceklerimin en önemlisi[III]

 

Kitap toplamda on üç bölümden oluşmakta. Bölümler içinde en çok şiirin bulunduğu ve en çok yeri kaplayan bölüm Yalnız Aşktır Büyüttüğümüz. Lirik şiirlerden oluşan bu bölümde sonuçta söylemek istediğine farklı açılardan yaklaşan şairin hallerini görebiliyoruz.

Çok açık bir dille, yalana kaçmadan, numara yapmadan söyleyen bir şair Cevdet Karal. Bu açıklık hali yalnız kadın-erkek ilişkisinde değil Allah’la olan ilişkisinde de mevcut. Hayatının uzun bir bölümünü ayırdığı bu kitapta birçok alana yönelmesi kaçınılmaz elbette. Bir tür hesaplaşma diyebileceğimiz bu anları açık yüreklilikle ortaya dökmekse her yazarın harcı değildir. Suskun At bölümünde toplanan şiirlerde bu hesaplaşmayı görebiliyoruz. Özellikle varlık, yaratılış, merhamet, ölüm ötesi konularına değinen şair boşluk içinden konuşan, yalnız bir ses olarak şiirlerde beliriyor. Bu yalnızlık hali tanımlayamadığı/anlayamadığı şeylerden kaçma isteğini de beraberinde getiriyor. Bu bölümde olan birçok şiirde bu isteği uyku hali olarak görüyoruz. Bir yönüyle de ölüme benzeyen uyku halini şair var olmadan önceki hale atıf olarak da kullanmış. Kitap ilk bölümden itibaren yoğun bir şekilde ölüm, varlık, yalnızlık işlenirken yaratıcı, yaratılan ve aralarındaki ilişki de işlenmektedir.

Allah’la olan ilişkisinde şair şiirin de ondan gelen bir şey olduğunu söylemekte. Bal Arıları bölümü bu ilişkinin işlendiği şiirlerden oluşmakta.

Tanrı benimle

Balını akıtan bir incir

Kılığına girip konuşuyor

Ve yazıya geçirmemi istiyor

Bu konuşmaları[IV]

Bu hali öyle arzuluyor ki şair münacatında dahi şiir isteyen bir şairle karşı karşıyayız. Allah’ın onunla konuşması, ona yazdırıyor olması, ona yaptırıyor olması onda var olmak, içkin olmak isteğiyle açıklanabilir. Varlığını onun üzerinden arayan, açıklayan bir şair.

Bana bir şiir gönder

Sabah namazına uyanmış

Çocuklara benzer

Sesi yeni ezberlenmiş sureler[V]

 

Kitabın son bölümlerine gelindiğinde ölüm ve varlık konularının aşk üzerinden anlam kazandığını, dünyada anlamlı olan şeylerin aşkla tanımlandığını görebiliyoruz. Dünyanın geçiciliği, gerçekliği gibi konuların işlendiği Ev Sahibi bölümünde karşımıza çıkmaktadır.

Biz göremeyiz oluşu

Olduktan sonra gelir

Görünüşü

Bir tek aşktır bize verilen

Anlamak için bunu[VI]

 

Son Konuşma’dan önce Tehlikeli Sadelik bölümü gelmekte. Bu bölümde şairin yaratım sürecini şiir diliyle görüyoruz. Yani şiirler hem şiir yazımının ipuçlarını veriyor hem de şairin bireysel yazım sürecinin gizlerini veriyor. Birçok şair şiirin varlığı ile birlikte yazım sürecinin de şiire dair bir eylem olduğunu düşünür. Bu sebeple şiirin yazım sürecini açıklayan şiirler yazmayı tercih ederler. Ancak bu noktada bireysel süreçlerin ortaya konulacağı görülürse bu tekniklerin/çabaların/yöntemlerin doğru olan bu dayatması olması da kaçınılmaz olacaktır. Bu noktada şairin kendini geriye çekip evrensel bir şey söyleyebilmesi önemlidir.

Bu bölüme adını veren Tehlikeli Sadelik şiirinde Cevdet Karal kendi şiirin geldiği noktayı ve tehlikesini söylemektedir. Ustalık vehmi her işte olduğu gibi şiirde de önemli bir tehlikedir. Bir yönüyle kendine güven sorgu eksikliği getirir, diğer yönüyle yeni yaratıdan uzak tekdüze işler ortaya çıkarır. Bu iki durumdan da kaçınmaya çalışan şairi yazma mecburiyeti içinde ve yalnız olarak görüyoruz. Zaten yaratım süreci yalnız olan bir işte bir de sanat karşısında boyun eğmiş olan şair kendine yol arkadaşı olarak okurunu aramakta. Okur “oluşu göremeyen”dir. Çünkü onun önüne olduktan sonra çıkar şiir. Ancak okur farklı bir yaratım sürecine dahildir. Okurken kendi dünyasında şairin kullandığı kelimelerin farklı karşılıkları olabilir. Bu da şiiri okuyanın dünyasında yeniden yaratması anlamına gelir. Cevdet Karal kendi sorgusunda okuru aldatmayacağı sonucuna ulaşan bir şair. Dolayısıyla aldatmanın numaralarının şiir için yük olduğunu biliyor. Bunlardan kurtulmak gerekliliği sadeliği beraberinde getirmekte. Yani yarattığı şey hem sade hem yeni olmak durumunda. Şairin uzun süren hazırlığını ve vardığı yeni yeri görmek oldukça heyecan verici.

[I] Uzun Sürdü Hazırlığım, Cevdet Karal, 1. Basım Mayıs 2017, 179 sayfa, Everest Yayınları

[II] Sadelik gözü pek şairlerin işidir, Hale Kaplan Öz, Star Kitap 12.05.2017.

[III] Son Konuşma, Uzun Sürdü Hazırlığım, Sayfa 179, Cevdet Karal, Everest Yayınları Mayıs 2017

[IV] İncir, Uzun Sürdü Hazırlığım, Sayfa 55, Cevdet Karal, Everest Yayınları Mayıs 2017

[V] Münacaat, Uzun Sürdü Hazırlığım, Sayfa 59, Cevdet Karal, Everest Yayınları Mayıs 2017

[VI] Yavaşlık, Uzun Sürdü Hazırlığım, Sayfa 149, Cevdet Karal, Everest Yayınları Mayıs 2017

  • Şubat 7, 2018